Mahkeme Altan Tan’ın beyanlarına işaret edip, Selahattin Demirtaş’ın tahliyesini reddetti
Kobani Davası’nda tutuklu bulunan Demirtaş’ın ve siyasetçilerin tutukluluk halini gözden geçiren mahkeme, Demirtaş’ın tahliye edilmemesini AİHM’in verdiği “derhal tahliye edilsin” kararına rağmen AİHM’in kararlarına uygun olduğunu ileri sürdü.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobani Davası, devam etti.
Mahkeme, Demirtaş ve tutukluların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ( AİHM) Büyük Daire’nin verdiği Demirtaş Kararı doğrultusunda serbest bırakılması yönündeki talebi de değerlendirdi. Mahkeme, AİHM kararının bu dosya ile ilgili olmadığını ileri sürüp, daha önce bu yönlü verdiği ara kararlara dikkat çekti ve talebi bir kez daha reddetti. Mahkeme, söz konusu kararın çıktığı esnada uygulamamasına rağmen karardan sonra yeni “delillerin” ortaya çıktığını ve bunları yok saymanın mümkün olmadığını iddia etti. Mahkeme, bu karar sonrasında duruşmada dinlenen gizli tanık “Mahir”, “Ulaş”, açık tanık Merdan Rüştü Ovalıoğlu ve Kerem Gökalp’ın beyanlarının AİHM’in incelemesine girmediğini ileri sürdü. Mahkeme ayrıca dosya kapsamında tanık sıfatı ile dinlediğini ileri sürdüğü bazı isimlere ve ifadelerine de yer verdi. Mahkeme, Altan Tan’ın soruşturma aşamasında verdiği beyanlara da işaret etti ve bunları da tutukluluk halinin devamına gerekçe yaptı.
‘ABİN KAÇTI SEN DE KAÇARSIN’
Mahkeme, tutuklu Demirtaş’ın tutuklu halinin devamını gerekçelendirirken, Hürriyet Gazetesi’nin bir haberine de yer verdi. Mahkeme, kararında bu haberin Demirtaş’ın ailesini ziyaret etmesi ile ilgili olduğunu ancak Demirtaş’ın ağabeyi olan Nurettin Demirtaş’ın fotoğrafta yer almadığını, bunun nedenini Demirtaş’a sorduğunu ve Demirtaş’ın ağabeyinin yargı baskısı nedeniyle Federe Kürdistan Bölgesi’ne gittiği yönünde bilgi verdiğine yer vererek, “Sanığın ağabeyi ile ilgili olarak yapmış olduğu bu açıklamalardan olası cezai soruşturma ve kovuşturmalar ile ilgili söz konusu yargısal faaliyetler sonrasında ceza alma durumunda cezadan kurtulmak maksadıyla kaçma girişiminde bulunacağına dair somut ve makul şüpheler oluşturan beyanlar olduğu(…)” demesi dikkat çekti.
‘BAZI HUSUSLAR’
Mahkeme ayrıca Demirtaş’ın Meclis Grup toplantısında, “HDP’li hiç bir milletvekili kendi rızasıyla ifade vermeyecek” şeklinde sözler kurduğunu da ileri sürüp, tutuklama halinin devamına gerekçe saydı. Mahkeme, Demirtaş’ın ifade vermesi için 6 defa davetiye çıkarıldığını ancak savcılığa gitmediğini bunun yanı sıra Demirtaş’ın duruşmaların Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilli seçimleri nedeniyle ertelenmesini istediğini ve bu şekilde mahkemenin yetkinliğini tartıştığını iddia edip, bu hususları da tutukluluk haline gerekçe saydı. Mahkeme ayrıca Demirtaş ve tutuklu siyasetçilerin “fiil ve fail” çerçevesinde savunma yapmadıklarını ve yargılamayı uzatmaya çalıştıklarını ileri sürerek, siyasetçilerin savunmasını, “Savunma adı altında bazı hususlar” olarak gördü. Mahkeme, Demirtaş’ın tahliye edilmemesini hem CMK’ya hem de AİHM’in kararlarına da dayandırdı.
MAHKEME KANISI
Tek tek siyasetçilerin ve Yüksekdağ’ın tutukluluk halini de “gözden geçiren” mahkeme, eylemlerin “iç yönü”nün belli olmadığını, Yüksekdağ’ın kendisini ceza tehdidi altında görmediğini ve bu nedenle ilk başlarda kaçmayacağını belirtti. Mahkeme, bu bağlamda, “Yeni deliller itibariyle eylemin cezalandırılabilir bir eyleme dönüşebileceği ihtimali karşısında kaçma eğilimi de ortaya çıkacaktır. Nitekim yakalamalı şahısların bu kaçma durumu da hemen eylem sonrasında ortaya çıkmış bir durum değildir” diyerek, Yüksekdağ’ın tahliye olması durumunda kaçacağını ileri sürdü.
SİYASETÇİLER TAHLİYE EDİLMEDİ
Mahkeme, Yüksekdağ ve tutuklu siyasetçilerin sorgu aşamasında savunma yapmadığı veya yapanların ise haftalarca yaptığı ve bu nedenle savunma hakkını kötüye kullandığını iler sürdü. Mahkeme, Gülten Kışanak, Ayla Akat Ata ve Sebahat Tuncel’in yanı sıra diğer tutuklu siyasetçilerin miting, etkinlik ve eylemlerde kullandığı sözlere ve “Demokratik Özerklik” talebine işaret ederek, tutuklu bulunan siyasetçilerin tutukluluk hallerinin bu nedenlerden ötürü devamı yönünde karar verdi.